Safranbolu vadinin içine saklanmış ne güzel bir yer. Ne güzel olmuş ben görmeyeli; daha çok ev restore edilmiş; turizm inanılmaz gelişmiş. Her yer insan dolu adeta yürünmüyor sokaklarda zaten daracık sokaklarda yükselen cumbalı evleri görmek için bir sağa bir sola bakmaktan başınız dönüyor sonra acaba temiz hava mı çarptı diye düşünüyorsunuz. Safranbolu'yu golf arabalarıyla gezebiliyorsunuz. En kısa tur 45 dakika en uzunu 2 saat sürüyor. Bizim konaklama için geç olmadan Amasra'ya gitmemiz gerektiğinden kısa turu aldık. Kişi başı 8.5 TL. Rehberimiz yerlisi Türkçesi şehirle ilgili verdiği bilgiler takdire şayan. Pabucunu dama atmak deyimi buradan türemiş. Osmanlı zamanında da Karadeniz ticaret yolu üzerinde olduğu için hep kalabalıkmış, ilk kanalizasyon burada yapılmış, şehirleşme hikayeleri çok enteresan. Çok çok rum varmış bölgede onlar bize bakır ve deri sanatları biz onlara marangoz olmanın inceliklerini öğretmişiz. Dabakhanelerin kurulduğu yerler bile şehirleşmenin ne kadar ileri boyutta olduğunun göstergesi. Büyük bir pazarı var İstanbul'daki kapalı çarşının açık olanı, gezmesi çok keyifli. Yeni yapılan hiç bir şey tarihi dokuyu bozmamış; Algida dolapları bile ahşap. Gitmediyseniz mutlaka gidin gitmişken bence en az bir gece tarihi konakların içinde konaklayın. Bol bol lokum yiyin ama safrana para vermeyin.
Sinop'tan Safranbolu'ya sahil şeridinden gitmek yemedi açıkçası. Küçük haritadan yolun İnebolu civarında ne fena olduğunu görüyorsunuz. Aslında biliyorum böyle Karadeniz turu olmaz ama zaman az gezecek yer çok olunca vazgeçtik ne yapalım?
Önce Kastamonu'ya vardık. Kastomonu anamın memleketi ya hemen Nurullah Cami'nin oradaki eski hamamdan bozma restorana etli ekmek yemeye götürecektim bizimkileri başka bir yer gördük yol üstünde. İçerde nişan vardı iyi bir fikir gibi gelmişti. Mekanın notunu salona açılan dev helanın halini görünce vermiştim de biz illa garsonların da pisliğini görmeyi bekledik. Adını hiç hatırlamıyorum aslında madem böyle bir blog yapacaksın bileceksin değil mi ama dar attık kendimizi dışarıya...
Sonra başladık ara sokaklarda benim hamam bozması yere doğru yürümeye ama bulamadık kapanmış esnafa sorup bir tarif aldık. Hz. Pir türbesine gelmeden yapay bir havuzun eteğinde küçük bir restorana. Kadın eli değmiş ya mis gibi tertemiz 12 tane etli ekmeği ev yapımı ayran ile yuvarlayıp hava kararmadan Safranbolu'ya varmak için koşarak çıktık Kastomu'dan...
0 yorum:
Yorum Gönder