Hafız Mustafa Şekerleme - Günaha Davet!

Eminönü'nde Doğu Bank turu sonrası acıkınca Bambi'ye girdik çıkışta vapura gitmek için sağa Mısır Çarşısı'na doğru yürürken bir vitrin gözümüzü aldı. İddia ediyorum bu vitrini görüp de kayıtsız kalacak insan evladı yok resmen günaha davet ediyor ve bir anda kendinizi içerde buluyorsunuz. Rengarenk şekerlemeler ve tatlıların her birine kaşık sallamak için yanıp tutuşurken mide dolu olduğu için kireç kabağı ve ceviz tatlısı istedik biz ama öyle olmadı tabi ayıbı üçe hatta dörde katlayıp üstlerine kafam kadar taze kaymak da eklettik tam oldu yani anlayacağınız. Kireç kabağı muh-te-şem di; ceviz tatlısı da iyiydi ama Çiya bu konuda biraz daha iyi bence. Çok yorulduk o gün ama değdi doğrusu yolunuz düşerse zaten dayanamayacak ve yiyeceksiniz yolunuz düşmezse de düşürün be kardeşim harbi çok başarılılar...

Aquarium - Forum AVM

Ankara'dan yeğen geldi haftasonu yaş 14! Onunla çocukça bir gün geçirdik biz geçen cumartesi. Önce Miniatürk, üstüne Pierre Loti ve sonra Aquairum.
Forum AVM içinde... Sömestr tatili sebebiyle hem avm hem de aquarium hınca hıç dolu...
Aquarium'a giriş tam 25 TL öğrenci 19 TL. Miktara göre beklentim de arttı girişte...
Karanlık ip gibi koridorlarda duvara monte edilmiş dev akvaryumlarda balıklar vardı galiba. Galiba diyorum çünkü insan yığınından kelleden başka bir şey görmek nafile...Oysa bir bariyer koysalarda millet balıkları öpecek kadar yaklaşmasa da herkes görse değil mi?

Ramsey'in müdavimi olduk - MECBURİYETTEN

Aslında amborgolu markalarımızdandır kendi. Bir eşeklik edip de "ön yargılı" olmayalım dedik. Geçen sene indirimden bir ceket aldık. Allah'ı var iyiydi ceket, İtalyan kesim şık bir şey. Pek sevdi koc'a her pantolonla da güzel güzel kullandı iki üç ay. İlk kurutemizleme sonrası vatkalardan saldı ceket kendini aldık götürdük aldığımız İstinye Park mağazasına kayıt mayıt aldılar götürdüler incelemeye bir ay sonra üretim hatası ama para iadesi yapamayız dediler; zorla bir ürün daha seçeceksiniz dediler. Geldik gittik zorla üç ay sonra yeni sezondan bir takım elbise aldık üzerine de cekete verdiğimiz para kadar ekleyerek. İyi hoştu bu takım da. İkinci giyimden sonra aynı ilk ceket gibi salmaya başladı bu takımın ceketi de. Aldık götürdük bir ay sonra aradılar dediler ki üretim hatası. Şaşırmadık!!!  Biz de tüketici kanununu belleyip gittik yine aynı mağazaya. Aynı ceket var, kalite, kesim düğmelere kadar aynı takım hem de aynı rengi bulduk alıp gideceğiz. Dediler hoooop yok öyle üstüne farkını vereceksiniz. Tabi şikayetçi olduk ürün aynı ürün senin hatan benden neden para istiyorsun diye. Dediler ki ürün aynı ama barkodu başka... Dediler ki zorla yeni bir şey alın ya da üstüne para verip bu takımın aynısını alın götürün. Koc'a sakin ben duramadım daldım mağaza müdürüne sonuç nafile müşteri ilişkilerinin telefonunu aldık kel kel çıktık mağazadan. Aslında tüketici kanununda eğer tüketici ayıplı ürün yerine başka ürün beğenemezse para iadesi verilmesi yazar amma şirket prosedürü gereği vermiyorlarmış. Anlayacağınız müdavimi olduk RAMSEY'in ama mecburiyetten. İki defa ürün aldık ikisi de ayıplı çıktı performans %100...
E hal böyle olunca ben de paylaşayım istedim herkesle ne de olsa pozitif bir feedback ortalama yedi kişiye gidiyorken, negatif bir feedback ortalama yirmibir kişiye gidiyor.
Artık istemeye istemeye bir daha alışveriş yapmam hiç bir mağazadan napayım ben de dar kafalı ön yargılı kadının biriyim ve öyle kalmaya niyetliyim!!!!

MODA TARİHİNE BAKIŞ: 1940-1950 (Solo Caz- Swing Çağı)

İkinci Dünya Savaşı bu döneme damgasını vurmuştur. Savaşın etkisi ile 30’ların dişi dönemi sona erdi. Kıyafetlerde yas havası başladı. İnsanlar zorunluluktan giyiniyordu. Askeri kıyafetler, kaba kumaşlar, yas renkleri hayata girdi.

Ekonomik sıkıntılar sebebiyle YAP-GİY-ONAR dönemi başladı. Battaniye’den ceket, ayakkabı boyasından rimel yapıldığı dönemler. Fabrika’da çalışan kadınların hayatına eşarplar girdi, artık saçlarını gizliyorlardı. Kaynak sıkıntısının etkisi ile viscos ve rayon kumaşlar ortaya çıkıyor.

Savaş sonrası bunalan insanlar tekrar şıklaşma ihtiyacı hissettiler. Güzel olmaya özlemi Dior hemen farketti ve zeki pazarlama taktikleri ile döneme damgasını vurdu. Kadınlar yeniden dişileşti. Haute Couture (kişiye özel elbise tasarımı) alt kültürlere sirayet etti.

Dönemin moda ikonları; Katharine Hepburn, Rita Hayworth, Veronica Lake

Paris’in dönemi kapandı önemli tasarımcılar Avrupa’dan Amerika’ya yerleşti. Amerika’lı tasarımcılar döneme damgasını vurdu. Claire McCardel, Charles James.







MODA TARİHİNE BAKIŞ: 1930-1940 (Holywood Çağı)

• Ekonomik krizin etkisi ile elbise kolları uzadı, kısa saçlar yeniden uzadı.

• 1930 yılında Amerika’da hazır giyim başladı.

• 1931 yılında naylon icad oldu ve kadınlar naylon çorap ile tanıştı.

• 1933’de fermuarlar giyimle buluştu.

MODA TARİHİNE BAKIŞ: 1920-1930 (Caz Çağı)

Moda bu dönemde de bir çok akım ve siyasi olaydan etkilenmiştir. Kadınların sosyal hayatta özgürleşmesi bu dönemde moda üzerinden büyük bir etki yaratmıştır. 1929 daki büyük depresyona kadar süren bu dönemde kadınlar daha rahat flört etmeye ve sigara içmeye başladı, etekler kısaldı, caz müzik etkisi ile parti yılları başladı.

Androjen akım devam ediyordu kadınların hayatına pantolon bu dönemde girdi. Kısa saçlar, dekoltesiz kıyafetler ile a la garson silüetler mevcuttu. (A la Garson demek Coco Chanel demek)

MODA TARİHİNE BAKIŞ: 1910-1920

Birinci Dünya Savaşı bu döneme büyük damga vurmuştur. Savaş öncesindeki dönemde modanın kalbi olan Paris’te Rus balesinin halkı etkisi altına almasıyla korse kullanımından yavaş yavaş vazgeçilmeye başlandı. Parisli kadınlar egzotik ve oryantel dekoltelerden heyecan duydular. Yine bu dönemde iç giyimde ihtiyaçlar farklılaşır.


Bu dönemde modanın en önemli ismi Paul Poiret’dir. Bugün kola şişesinin benzeri çok dar ve küçük adımlar atılarak yürümenin mümkün olduğu “hobble skirt” tasarlayarak modaya damgasını vurmuştur. Paul Poiret ilk defa canlı manken kullandı, temalı moda partilerini başlattı, vitrin tasarımlarına önem verdi ve bugün bile klasik giyimin parçası olan pileli tek parça elbiseyi tasarladı.

Savaş dönemi ise giyinme yine saklanma ve örtünme ihtiyacına cevap verir hale geldi. Bu dönemde mecburen dış dünyaya açılma ihtiyacı duyan kadınlar (ekonomik sebepler- savaş yaralılarına yardım etmek gibi) korselerden, kıvrımları ortaya çıkaran kıyafetlerden, makyajdan, romantik kesimlerden uzaklaşır ve androjen akım (iki cinsin giyim şeklinin birbirine benzemesi) başlar.Saçlar kısalır, ruj yerine vazelin kullanılır...

Dönemin moda ikonları: Gloira Swanson, Theda Bara

MODA TARİHİNE BAŞLANGIÇ

DERS 1: MODA TARİHİ (kısa kısa)


İnsanoğulunun giyinme sebepleri:

Utanç sebebiyle kapanma ihtiyacı

Dış faktörlere karşı korunma ihtiyacı

Giyinmenin biçimini belirleyen faktörler:

Neyi, niçin, nasıl giydiğimiz hakkımızda, içinde bulunduğumuz toplum hakkında çeşitli ipuçları verir. Yüzyıllardan beri giyim şekli sosyo-ekonomik sınıf, cinsiyet, meslek, rütbe, dini inanış, yerellik gibi özelliklerin bir yansıması olmuştur. Bu sebeple moda sözsüz bir iletişim şeklidir.

• Artistik ifade

• Statü gereği

• Seksüel çekicilik yaratmak

• Gelenek ve görenekler

• Ticari ilişkiler

• Teknoloji

Araba satarken kızlık soyadı başa bela

Arabamı sattım bugün. O kadar uzun bir süreç oldu ki Amerika'dan gelip de memlekete saydıran hiç bir arkadaşıma söylenmemeye yemin ettim bugün.

13:30 da koc'a ile buluştuk
14:00'da alıcı ile buluştuk.
14:20'de noterdeyiz. Sıra hemen geldi. Teyze bir iki soru sordu derken patlattı bombayı e benim nüfus cüzdanı ile ruhsat bilgileri tutmuyormuş. Nasıl oluyor söyleyim evlendim ben ya mars'tan Türkiye'ye geçiş yaptım ben ben değilim artık yeni bir insan olduğum için sistem beni tanımıyormuş.
E ne yapacağız dedik. Dediler trafik şubeye git yeniden kayıt yapılsın.
14:50 Trafik şubedeyiz. Tam anlatacağız meramımızı sıraya girdik önümüzdeki karı koca da aynı dertten müzdaripmiş danış-ma-dan öğrendik. İki dakikada sisteme kayıt yapılıyor ve tamam arabanızı artık satabilirsiniz.
15:10 tekrar aynı noterdeyiz bu sefer sıra var. Aynı teyze geldi; yeniden aynı soruları sordu sonra ikinci bombayı patlattı aracın borcu varmış. E biz gelirler dairesinden baktık borç morç yok diyoruz gidin dedi vergi dairesiden borç yoktur kağıdı getirin.
15:40 vergi dairesindeyiz. Bana 9 ay önce ceza gelmiş güya valla da billa da ben görmedim. Nerede, ne zaman, neden ceza yedim bilmiyorum. Makbuz nerde Allah bilir! Üstünden 6 ay geçmiş bir de faiz yemişiz iyi mi? Sıtkımız pek sıyrıldığı için tebelleş olmadan ödedik cezayı. Bu arada saat 15:30 da memur arkadaşlar paydos ettiği için kendilerine biraz da yalvarmamız gerekti.
16:00 yeniden noterdeyiz.
16:45 şükür işlemler bitti. Araba gitti...
Yolda alıcı amca dediki  "buna da şükür eskiden ...." eskideni dinlemek istemedim ben valla eskidenmiş...

MODA YÖNETİMİ

1 Şubat itibariyle Istanbul Moda Akademisinde (IMA) Moda Yöneticiliği programına başladım. Tamamen tesadüfen gelişti bir anda hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkıverdi ben de var bu işte bir hayır var deyip bayıldım parayı. 144 saat eğitileceğim Ağustosun son haftasına kadar. Aslında moda ile hiç ilgim yok ama bana katma değer yaratacağına inandım bir şekilde...

Kurs Nişantaşı'nda. İlk gün tanışma faslıyla başladı. Ben en yaşlılarıyım genelde yeni işe girmişler; genelde sektörden geliyorlar. Bazılarını şirketleri göndermiş bazıları yönetim becerilerini geliştirmeye gelmiş. Hocalardan biri ile hem şirketdaş hem okuldaş çıktık bu da yaşlı olmanın avantajı heralde.

Acaip keyif aldım üç saat süren ilk dersten. Moda tarihi ile başladı eğitim. Moda öyle bir kavram ki dergilerden, mağazalardan, tasarımcılardan, ikoncanlardan fazlası... Moda ekonominin, teknolojinin, sosyal hayatın hem yansıması hem temeli...İnsanın doğasından, ruh halinden, boykotlardan, savaşlardan, kadınlardan, teknolojiden, ekonomiden akla gelecek her şeyden hem etkilenmiş hem de etkilemiş.

Şimdi kafamdan geçen derste öğrendiklerimi yavaş yavaş buradan paylaşmak. İlerde belki yeni bir blog da yapabilirim bilemiyorum şu anda öğrenmekten çok haz aldım bana içinde bulunmuş olduğum ruh halinde acaip iyi geldi. Yeniden canlandım sanki; çok uzun zamandır ilk defa kendim sadece kendim için bir şey yapıyorum. Ben istedim...

Sudak Ceviche - Çiğden










Lezzet okulundan tasdikli tarif ŞEF BARIŞ AYTEKİN- 8 kişilik

Malzemeler:
1 adet portakal
1 adet limon
2 shot votka
3 shot beyaz şarap
Fesleğen, nane, soya filizi
1 sudak fileto (Mırlan balığı türevi Norveç balığı yerine somon da olabilirmiş)
Tuz, karabiber, şeker
Z.yağı
Dilimli ekmek
Lor peryniri

Haydari - Sırrı tereyağı


Lezzet okulundan tasdikli tarif ŞEF BARIŞ AYTEKİN- 8 Kişilik

Malzemeler:
500 gr süzme yoğurt
3 yemek kaşığı nane
3 yemek kaşığı tereyağı
4 diş sarımsak
Tuz

Tatlı ekşi soslu karides - yok böyle bir lezzet

Lezzet okulunda yediğimiz en en enfes tarif buydu öyleki şu anda bile tadı damağımda...

Lezzet okulundan tasdikli tarif ŞEF: BARIŞ AYTEKİN- 8 Kişilik

Bu yemeğin resmini çekmemişiz muhtmelen saniyesinde silip süpürdüğümüz için :)

Malzemeler:
500 gr karides (soyulmuş)
1 adet soğan
Kakule tatlı ekşi sos
Tuz Karabiber
Ayçiçek yağı

Mısır unlu kalamar tava

Lezzet okulundan tasdikli tarif ŞEF: BARIŞ AYTEKİN- 8 Kişilik

Antalya'da kalamarını beğendiğim bir restoran şefi lezzetli olması için bira mayasında süt ile terbiyeleyin demişti. Hiç de gerek olmadığını bizzat öğrendim. Dünyada kalamar tavadan kolay yemek yokmuş meğer...

Malzemeler:
500 gr halka kalamar (kalamarı serçe parmak kalınlığında daha ince değil kesiyorsunuz)
Mısır unu
Tuz, karabiber
Kızartmak için ayçiçek yağı

Hamsi Kuşu Roka Domates Salata



Lezzet okulundan tasdikli tarif: ŞEF BARIŞ AYTEKİN 6 Kişilik

Malzemeler:

1 kg hamsi
2 kuru soğan
200gr mısır unu
Kızartmak için ayçiçek yağı
Tuz ve Karabiber