İlk gördüğümde bundan yedi yıl önceydi sıkıntılı zamanlarım vardı o zaman ama en korkuncu ilkiydi. Tek başıma İstanbul'da yaşadığım dönem. İlk yılımdı. Kış mevsimiydi. Evde doğru dürüst eşyam yoktu. Tüm odaların düzeni kapıyı görebileceğim şekilde dizayn edilmişti. Yatak odasından da direk sokak kapısına uzanan uzun koridoru görüyordum. Apartmana üç defa hırsız girdiği için mutfak kapısını tuvalet kapısına bağlıyıp yatıyordum çünkü anahtarları kayıptı. Kapılar içeriye doğru açıldığı için eve birisi buralardan girerse kapıyı açamayacak ya da gürültü yapacağından ben yataktan elektro şok aletimle fırlayabilecektim. Ne cesaret ama...
Bir gece birden uyandım. Solum duvar; sağımda iki kişi var siyahlar giymiş, anlamadığım bir dilde kısık sesle hızlı hızlı konuşuyorlar. Çok korkuyorum ve hissediyorum kalbim deli gibi çarpıyor; kafamı çevireceğim ama çeviremiyorum. Kovmak için bağırmaya çalışıyorum ama bir türlü sesim çıkmıyor. Koridor, kapıları birbirine bağlayan ipler her şeyi görüyorum ama kıpırdayamıyorum. Üstümde bir ağırlık var atamıyorum. Ağlıyorum. Ellerimi bile açamıyorum; sonra anladım ne olduğunu ve dua etmeye başladım bildiğim tüm duaları okurken yeniden uyudum. Sabah uyandığımda avuçlarımın içi acaip kaşınıyordu. O kadar sıkmışım ki uykumda tırnaklarım etime geçmiş tatlı tatlı kaşınıyor.
İkincisi altı ay önce geldi. Yine uyandım biri sağ ayağıma bastırıyordu zaten bu basınca uyanmıştım. Görüyorum bu sefer kimse yok orada; ama bir ağırlık var çekmek istiyorum, çekemiyorum. Tecrübeliyim ya yeniden uyudum bu sefer dua etmeden.
Üçüncü ve sonuncusu bu hafta başı geldi. Rüya gibiydi aslında, birden uyandım. İki kolumdan başımın üstünden bastırıyor. Göğsümde bir ağırlık bağırmak istiyorum kafamı iki yana sallayıp ellerinden kurtulmak ama olmuyor. Bu sefer çok sıkıntılıydım. Çok uğraştım ve sonunda cılız bir sesle çığlık atmayı başardım. Koc'a uyandı; bilmiyor tabi bir de azar işittim; ama nefes bile alamadığımdan umursamadım.
Dün gece biraz araştırdım. Uyku felci diye geçiyor bilimsel olarak. Astral seyahat diyenler de var. Bu ara çok kuantum okuyorum, uykunun bir ölüm olduğundan ve her uyanışın yeniden doğuş olduğundan bahsediyor. Ben de ne zaman çok üzülsem uyumak isterim sadece uyumak ve baştan yazarım kafamda. Uyandığımdaysa hiç olmamış gibi uyanırım. Beş saniye de sürse gerçeği algılamak uyku benim için hep bir başlangıç bu yüzden ikinci şıkkı alayım.
0 yorum:
Yorum Gönder