Coco Clementine - Su Ada

Rahatlıkla söyleyebilirim ki Su Ada mekan ve manzara konusunda hem Sorti'yi hem de Reina'yı cebinden çıkarır.
Dün akşam bir arkadaşımızın doğum günü için Su Ada'ya gittik oldukça küçük bir grup. Coco Clementine geçen seneki yerini taşımış. Açıkçası yediklerimiz beş para etmezdi ama ah o manzara yok mu iki kadehle sarhoş eder cinsinden. İki Kavaklıdere şarabı içtik valla itiraf ediyorum ucuzunu seçtik şişe başı 70 TL. Bol sinirli Breasola, pişerken yine kupkuru olmuş Schnitzel, cafe de Paris ve kebap yendi bir de ortaya snack tabağı söyledik. Toplam 280 TL ödendi. Dedim ya yemekler fena ama manzara ve şarap eşliğinde hoş sohbet durumu kurtardı. Denizin üstünden, dalgaları, yakamozu ve renk değiştiren birinci köprüyü izlemek çok keyifliydi. Ancaaaaaak bir konunun altını çizmek lazım tüm paralı hanzolar oradaydı. Gözlerini dört açmış geleni gideni izleyip piyasa yapan yaşlı kurtlar resmen kendinizi av gibi hissettiriyor söylemeliyim. İçki içmeye güzel bir grupla gidilebilir. Mezzaluna, 360 ya da Suada Kebap denenebilir ama Coco Clementine'de yemek yenmemeli.  

Bunun içinde ne var?

Annelerin en büyük problemidir çocukları her önüne geleni yesin… Benim de en büyük sıkıntım koc’a yesin önüne ne gelirse. Çocukken pek dövmemişler bunu herhalde bizimkisi et dışında hiç bir şeyi zevk alarak yemez. Nerede olursak olalım domatesi yemeklerinden ayıklar; hatta biz menemeni çorba niyetine içeriz. Kabak yemez, patlıcan yemez, kereviz yemez, pırasa ağzına sürmez; domatesin yumuşağını yemez hatta mis gibi kokan bahçe domateslerini eline bile almaz. Türlü gibi karışık sebze türevlerini içeren yemekleri asla yemez. Aynı tabakta iki yemeği karıştırıp yemez mesela, pilav üstü kuru! Daha da fenası aynı yemek ertesi gün ısıtılıp önüne gelsin hiç istemez.

Her yemekten önce sorduğu sorudur “bu yemeğin içinde ne var?”.

Dry Wash - Kuru Temizleme - Oje lekesi nasıl çıkar?

Yaşasın; üzerine oje döktüm diye bir gece boyu ağladığım anneciğimin hediyesi masa örtüsünü DRYMEN beceremedi ama DRY WASH temizledi hem de en ufak bir leke kalmadan. Üstelik cosmopolitan damlattığım ipek elbisem de yine DRYMEN den veto yerken DRY WASH tarafından temizlendi. Tamam kabul etmeliyim mürekkep lekeli gömlek kurtulmadı ama 3 te 2 fena bir sonuç değil. Bir nokta daha var ben 2 parça için 38 TL ödedim evet DRYMEN daha ucuz ama yeni keşfim garanti sonuç veriyor...Üstelik ofise gelip kıyafetlerimi aldılar bir gün sonra temizlenmiş şekilde kredi kartı makinesiyle gelip geri bıraktılar.
Biraz sohbet ettik şunu önerdiler oje, mürekkep, yağ gibi zor lekelere müdahale etmeden kuru temizlemeye giderse büyük olasılıkla temizleniyormuş.
Evet artık gönül rahatlığıyla söyleyebilirim "kirlenmek güzeldir"...

Kirlenmek Güzeldir!!!

Geçen hafta koc'a gömleğinde kocaman mürekkep lekeleriyle geldi. Götürdük DRYMEN'e çıkaramayız dediler yolladılar. Sonra ben ipek bir elbiseme içki döktüm götürdüm DRYMEN'e çıkaramayız dediler onu da yolladılar. Dün akşam da annemin evlenirken hediye verdiği antika masa örtüsüne kremli ellerimden kayan ojeyi düşürdüm. Güzelim örtü kıpkırmızı leke oldu... Canım da sıkkındı zaten kocanın şaşkın bakışları arasında bütün geceyi ağlayarak geçirdim. Ağlarken de bir yandan ojeleri temizlemeye çalıştım. Büyük kısmı gitti ama hala belli olan lekeler için sabah DRYMEN'i aradım şaşırtmadılar beni ve "biz çıkartamayız" dediler. Bu da son nokta oldu hiç bir lekeyi çıkarmayı beceremeyen DRYMEN'e bir daha hiç bir şey götürmemeye karar verdim ve yeni bir yer buldum. Yarın tüm lekeli kıyafetlerimi götüreceğim ve deneyeceğim. Bakalım çare olabilecek mi?
Bunlar çıkar çıkmaz sorun değil aslında benimle mi yaşayacak?
Benim esas sıkıntım güneş lekelerimde.

Uludağ Kebap - Yeşilköy

Gelik mi? Uludağ mı? tartışması sırasında bin yıldır iyi iskender yemediğimi belirtince bizim grubu ikna ettim. Yol boyu da aklımda Ankara Ulus'ta ailecek kutlama yemeklerini yediğimiz Uludağ Kebapta'ki muhteşem iskender vardı. Hani terayağını dökünce cızzzzzzzzzzzz diye bir ses ile köpüren cinsinden. İstanbul'da HD Kebap'ta sıkça yerdik bir ara ama  ucuz etin yahnisi, aynı tadı alamıyordum. Neyse olayın mabedine gidiyorduk ya herşey süper olacaktı.

Stajer

Bugün ilk stajerimizi uğurladık. Ne çabuk da geçti bir ay. Yıllardır işlere yetişememekten şikayet edip stajer der söylenir ne zaman ki insan kaynakları teklif getirir "bir de stajerle uğraşamam" der redederdim. Bu sene boş bulundum kabul ettim. Ne oturacak bir oda; ne çalışacak bir laptop; bırak ona ayıracak beş dakika vakit olmadığı bir dönemde geldi kocaman mavi gözleri ve yine o kadar koca gülümsemesiyle...
Oda olmadığı için bir ay boyunca aynı masayı paylaştık. Kendi laptopunu getirdi ikinci gün. Üçüncü günü benden ciddi tırstığını tahmin ediyorum kendimden geçtiğim bir anda tartışmama şahit oldu..Tırıs tırıs kaçtı odadan...

Lokma - Rumeli Hisarı

Bir pazar sabahı daha Emirgan Sütiş'de kahvaltı için toplanan arkadaşlara uyuduğumuz için bir saat rötarla katılacağımızı sanıyorduk. Yolda öğrendik ki Hisar'daki Lokma'ya gitmişler. Hemen Kale'nin yanında. Biz vardığımızda saat 11:30'du. Arabayı valeye vermek zorunda kaldık zira zerre park yeri yoktu. Şanslıydık açıkçası bizimkiler bir saat önce gelmiş oldukları için yer beklemek zorunda kalmadık.  İlk açıldığında bir iki kadeh bir şey içelim denize nazır diye gidip; alkollü içki olmadığını öğrenince sükut-u hayale uğramıştık. Belli ki kahvaltısı güzeldi e öyle olmasa bunca insan ne diye dakikalarca beklesindi ama değil mi?

Sortie - Cafe de Paris

Sortie'de rezervasyon Niwa'da yapılmıştı aslında. Hakkını teslim etmeliyim mekanın en güzel masasını da bize ayırmışlardı ama mönü o kadar zayıftı ki oturmamız ile kalkmamız bir oldu. Garsonların da önerileriyle Cafe de Paris'de oturduk üçüncü sınıf muşambalarla örtülü masamıza. Şarap mönüsü geldi önden, fiyatlar 100TL'den başlıyor. Hem de öyle Fransız ya da İtalyan şarapları değil ha bildiğimiz Kavaklıdere yani markette 20 TL ye satılıyor; neyse biz de kadeh içki almaya karar verdik.  Yemek mönüsü yok. Fix mönü var. Salata + Cafe de Paris soslu et ya da tavuk + sınırsız patates mönünün özetidir. Öyle önden çorba sonra ara sıcaklar sonra ana yemek ve en sonunda tatlı beklemeyin. Et tercih ettik biz; sos muhteşemdi; gerçi o kadar nevaleyi neye katsan tadından yenmez de sos ete ve ayrıca patates kızartmasına çok yakışıyor. Yemek iyiydi de  resmen et dilimleri sayıyla vermişlerdi. Doyduk doymasına ama bir o kadar daha yenebilirdi. Birer kadeh şarap ve fix mönü yemeğimize hiç de hakkı olmayarak kafa başı 65 TL bayıldık ve geceye barda devam ettik. Sortie'de yabancı içkiler 30 yerli içkiler 15 TL meraklılarına duyurulur.
Dip Not: Yemeğe Reina'ya içmeye ve eğlenmeye Sortie'ye gidilmeli bizce...VEEEE gece 23:59'da perdeler de kapanmadı müzik sesi de kısılmadı!!!

Coco Clementine - Astoria

Altın günlerinin ilk turunda gitmek için epey bir niyetlenmiş bir türlü nail olamamıştık. Astoria'nın zemin katında ana caddeye bakan güzel bir bahçesi var. Çok enteransdır ki o cadde üstünde saatlerce otururken trafik gürültüsü bizi hiç ama hiç rahatsız etmedi.
İç dekorasyonun hepimizin takdirini kazandığı mekan ve fiyatları adı gibi kokoş. Mönü Fransız mutfağıymış, ben de dahil masanın çoğunluğu shnitzel yedik... Ben kuru buldum ama diğerleri memnun kaldı. Ancak tiramisu şahaneydi. Alkolün tüketilmediği gecede kelle başı 50 TL bayıldık. Ben açıkçası kendi tercihimle gidip de tekrar yemek yemem ancak aperatif bir şeyler içmek için son derece güzel bir mekan kabul etmeliyim.

Venge - Etiler

Nasıl kaçırmışız??? Tam da gözümüzün önünde üstelik de lezzeti ile ün yapmış bir mekan... Arkadaşlarımızın seçimi ile gittik. Çok sevimli yaz bahçesinde dev ekranda dünya kupasını izleyerek keyifle başladık geceye. Mezeleri tipik lüks kebapçılardan daha farklı. Ben özellikle patırmalı humusunu çok beğendim. Yemek planı tarafıma geç haber verildiğinden evde bir şeyler atıştırmış olduğumdan fazla aç değildim. Ana yemek olarak ortaya karışık şiş, adana ve döner geldi. Şiş ve adana iyiydi ama bence İstanbullular döner işine girmesin. Angus eti miydi bilemem ancak bana acaip ağır geldiği. Tatlı olarak dondurmalı irmik yedik ama ustanın tutturamamış olduğunu belirtmeliyim. Dondurma daha servis edilmeden eridiğinden dondurmalı irmik çorbası yedik desek yeridir.