İnkumu - Keyifli Bir Kaçamak



Bartın İnkumu dedi arkadaşlar Karadeniz kıyısında Amasra-Samsun arasını gezmiş ve batı yakasını bitirememiş bir çift olarak atladık teklife. Cumartesi 8:30 da çıktık...Ankara'dan gelecek olan arkadaşlarımız daha erken çıkmışlar. Bolu Gerede'ye kadar TEM'den ilerledik Mengen-Çaycuma üstünden İnkumu'na ulaştık. Mengen'de yol bozuktu benden söylemesi. Koc'a motor seyehatleri için bir navigasyon cihazı almış adı Rus karısı gibi Garmin güzergahımızı o belirlesin isteyince Inkumu'na varış biraz uzun sürdü çünkü dağ yollarından götürdü bizi alet...Köylerin içinde ormanı yara yara vardık İnkumu'na. Turkuvaz bir deniz uzun bir kumsal karşıladı bizi. Sunset Otel'de kaldık biz bir gece. Oda kahvaltı 140 TL verdik. Otel demeye bin şahit ister aslında içinde banyo olan odalar işte; eski püskü eşyalar ve temizlik açısından vasat bir banyo ve çarşaf takımları vs. bildiğin pansiyon işte...Ama ne önemi var kapını açıyorsun ağaçların arasından görünen deniz; ağaçların hışırtısı, dalgaların sesi, anında acıktıran bol oksijen yazarken bile uykum geldi valla...

Kıyıköy - Karadeniz'de bir Ege Kasabası


Pazar sabahı motor grubu ile sabahın 9'unda "Mahmut Bey" gişelerde buluşup defalarca türlü aksiliklerden dolayı gidemediğimiz Karadeniz kasabasına gitmek için buluştuk. TEM'den Çekmeköy'den çıkıyor, sonra Saray üzerinden 60 km daha giderek; son 15-20 kilometresini harbi orman içinde dar bir yoldan geçerek varıyorsunuz. 

Biz kasabaya girer girmez kalkan yemek amacı ile Köşk Restoran'a giriş yaptık. Saatin 12:30 olması sebebiyle neredeyse ilk müşterilerdendik. Koyu tepeden gören derme çatma bahçesinde motor döküntüleri çok yer kapladığı için koca üç masayı kapattık. Kalkan mevsiminin sonu olduğu için önermediler. Yerine bol meze ve levrek yedik. Yemekler vasat, servis kötü, fiyatlar buna oranla doğal olarak iyi idi. Yemek için bir şey beklemeyin. Gerçi mekandaki garsonlar canla başla hizmet etmek için ellerinden geleni yaptılar ama elde yok n'apsınlar. Biraz da kıyı şeridinde tuladıktan sonra saat 14:30 gibi dönüşe geçtik. Dönüş yolunda giderken gözümüze kestirdiğimiz manda yoğurdundan almak için mola verdik. Bir de yanına manda kaymağı aldık. Yolculuk sonrası yorgunluk banyosundan sonra bal kaymak, yoğurt ve sucuklu yumurta ile günü sonlandırdık...Sanırım günün en güzel anı buydu :)


Et'inn - Adına layık lezzetler


Avrupa yakasında ikamet etmemiz sebebiyle gece gezmelerinde ve akşam yemeklerinde çok seyrek Anadolu yakasına geçiş yapıyoruz karı koc’a. Dün akşam bu ender anlardan birisiydi. 11 kişilik bir ekip Kadıköy’deki Et’in’e gittik. Daha önce çok methini duymuştum. Mekanın girişine gelince biraz ürküyorsunuz karşılaşacağınız hesap tahminleri sebebiyle. Kocaman bir avlu, son derece geniş bir antre, şık ve kocaman mobilyalar ile döşenmiş bir bekleme salonu…  Mekan iki katlı. Daha önce iki tane çim saha varmış burada bu koca alana dev gibi bir restoran açılmış. Bahçesinde iki tane süs havuzu var. Hava serin olduğu için dış mekan tam olarak açılmamış. İç mekanın tam ortasında yine mekana uygun kocaman bir bar var. Bu barı geçerek kış bahçesine geçiş yapıyoruz. Garsonumuz Veysel bize gece boyu son derece samimi bir serviste bulanacak biraz sonra. Açılışta meze tabakları geliyor siz seçiyorsunuz. Biz muammara?, nar ekşili domatesli ve cevizli salata, humus, otlu yoğurt, patlıcan salatası seçtik. Mezeler gelinceye kadar tulum peyniri, lavaş ekmek, turşu ve tereyağı servis edildi. Dört kişilik porsiyonlarda geldi mezeler diğer alternatif mekanlar ile aynı boyutta ancak salatası bana porsiyon olarak küçük gözüktü. Her biri inanılmaz lezzetliydi. Ana yemek olarak bireysel tercihler yapılmadı. İlk önce döner geldi. Bir Ankara’lı ve İstanbul’da pek az iyi döner yemiş birisi olarak dün akşamki deneyimin dört dörtlük olduğunu söyleyebilirim. Hemen arkasından kuzu küşneme geldi; sırt kemiklerinin sağından ve solundan alınan parça et ile yapılmış benim favorim kendisidir. Arkasından biftek ve hemen arkasından pirzola yenildi. Sanırım bu etler saatlerce hatta belki günlerce terbiye edilmiş zira lokum gibi yumuşacıktı ve inanılmaz lezzetliydi. Bizde tatlıya yer kalmadı yaklaşık iki porsiyon et yemiştik çünkü.

Kişi başı iki porsiyon sadece et (pilav vs. ile şişirmedik karnımızı), kişi başı birer duble rakıya 100 TL verdik. Bana yediğim yemeğin lezzetinden mi neden bilmiyorum ama gayet makul geldiği gibi Avrupa yakasındaki muadilleri ile kıyaslayınca Anadolu yakasında sadece ev kiralarının değil restoranların da daha ucuz ve keyifli olduğuna kanaat getirdim. Sanırım iyi yemek yiyince üç lira beş kuruşun hesabını yapmıyor insan.

Ben favorilerinizin içinde yer alacağından eminim….