Pazar sabahı motor grubu ile sabahın 9'unda "Mahmut Bey" gişelerde buluşup defalarca türlü aksiliklerden dolayı gidemediğimiz Karadeniz kasabasına gitmek için buluştuk. TEM'den Çekmeköy'den çıkıyor, sonra Saray üzerinden 60 km daha giderek; son 15-20 kilometresini harbi orman içinde dar bir yoldan geçerek varıyorsunuz.
Biz kasabaya girer girmez kalkan yemek amacı ile Köşk Restoran'a giriş yaptık. Saatin 12:30 olması sebebiyle neredeyse ilk müşterilerdendik. Koyu tepeden gören derme çatma bahçesinde motor döküntüleri çok yer kapladığı için koca üç masayı kapattık. Kalkan mevsiminin sonu olduğu için önermediler. Yerine bol meze ve levrek yedik. Yemekler vasat, servis kötü, fiyatlar buna oranla doğal olarak iyi idi. Yemek için bir şey beklemeyin. Gerçi mekandaki garsonlar canla başla hizmet etmek için ellerinden geleni yaptılar ama elde yok n'apsınlar. Biraz da kıyı şeridinde tuladıktan sonra saat 14:30 gibi dönüşe geçtik. Dönüş yolunda giderken gözümüze kestirdiğimiz manda yoğurdundan almak için mola verdik. Bir de yanına manda kaymağı aldık. Yolculuk sonrası yorgunluk banyosundan sonra bal kaymak, yoğurt ve sucuklu yumurta ile günü sonlandırdık...Sanırım günün en güzel anı buydu :)
Kıyıköy temiz, küçük bir sahil kasabası. Denize girseydik belki daha çok keyif alabilirdik. Biz yemek yerken yörenin çocukları çoktan serin sularda yüzmeye başlamışlardı bile. Buraya denize girmek için gelirseniz yanınızda şemsiye, şezlong vs. getirin mutlaka çünkü bu tarz hayat kolaylaştıracak ekipmanlar duş dahil mevcut değil. İzmir'e alternatif olabilecek bir popülasyonu var.
Kıyıköy'de Cumuhuriyet Apartmanı |
Ben kendimi güvende hissettim ne yalan söyleyim. Yol boyu herkes son derece kibar ve saygılıydı taaaa ki İstanbul gişelerden girene kadar. Giderken yol üstünde tandırcılar gördük çok da başarılı kokular aklımızı çeldi ama girmedik belki balık yerine orman içinde tandır keyfi de yapılabilir...
0 yorum:
Yorum Gönder