Cannes bir başka pazarlama harikası

Bir pazarlamacı olarak büyüsüne her zaman inanmışımdır...İşte Cannes böyle bir yer...

Oldukça büyük bir şehir ilk önce onu belirteyim. Belki bir Antalya değil ama andırıyor. Kahvaltı için plaj çantamızı felan alıp yola çıktık. Direk sahile indik yürüyerek. Saat 11.00'a gelmek üzere... Sahilden Cannes Film Festivali'nin yapıldığı büyük tiyatro binasına gideceğiz. Alexandre 3 ve festival alanı arasında "Plage de la Croisette". Plajın iki ucunda halk plajı var onun dışında tüm plajlar paralı ama bunlarda kendi arasında ikiye ayrılıyor. Bir Bodrum plajları gibi olanları var ki giriş kişi başı 20€'dan başlıyor içerde bir de restoran ve bar var...Bir de isterseniz yarım gün şemsiye ve şezlong kiralayabileceğiniz daha ucuzları var. Buralarda yarım gün 09:00-13:00 ve 13:00-18:00 arası bu saatler dışında tam gün ödemeniz gerekiyor ve 1 şemsiye 1 şezlong yarım gün için 12€... Ama değmez plajlar göt göte üstelik deniz pis :)



St.Tropez üstünden Cannes'a


Saat 14:00 artık Marsilya'dan ayrılmalıyız daha St.Tropez'e gidip gezeceğiz oradan da Cannes'da kalacağımız otelimize geçeceğiz. Hiç olmazsa akşam yemeğine yetişelim..

St.Tropez'e üzüm bağlarını aşa aşa giriyoruz. Epey gittik; yaklaştığımızı artan lüks araçların sayısından anlıyoruz. St.Tropez'e girer girmez sahil burnunuzun dibinde bitiyor. Küçük bir merkez burası çok açız yol boyu 3 tane Carrefour'a girdik ama pazar günü hepsi kapalıydı. Arabayı şehrin merkezindeki marinanın geniş otoparkına bırakıyoruz.Aklımızda kavşakdaki sandviç dükkanı var. Salata ve ikişer sandivçimizi alıyoruz yemek için biraz gezinince en uygun yerin deniz kenarı olduğuna karar veriyoruz. Tom tom'dan halk plajlarına bakıyoruz en yakın olanına hızlıca gidiyoruz. Deniz gerçekten tertemiz görünüyor. Uzaklarda denize demir atmış lüks yatlar var zaten buranın olayı bu yatlarda gündüzü geçirmek akşamları ise lüks arabalarda etrafı gezmek.

Torino'dan Marsilya'ya- Marsilya Sidik Kokulu Şehir


Yaz aylarında hele de bayramda kişi başı 250 tl verip Antalya'da bir otel odasına tıkılacağıma Avrupa'ya gider aynı paraya paşalar gibi gezerim dedim. Dediğimi de yaptım. Bu ramazan karı koc'a güney Fransa ve İtalya'da 5 günlük bir tatil yaptık. İlk defa çift takıldık, hayatımızın en macera dolu yolculuğu kağıt üstünde nasıl planlandıysa o şekilde bitti. Artık biz profesyonel turistiz :)

Cumartesi thy ile torino'ya uçtuk. Mecburduk bu uçuşu yapmaya bir çok sebebi vardı birisi de Milano, Nice gibi diğer şehirlerin yarı fiyatına uçak bileti bulmamızdı. Bir ay öncesinden otel, uçak organizasyonlarını yaptık. Plan 1200 km lik bir road trip yapmak üzerine kurgulandı ve Torino-Marsilya- St.Tropez- Cannes-Antibes-Nice-Monaco- Genova ve yeniden Torino'da sonlandırıldı. Bu yolculuk için bir ay öncesinden araştırmaya başladığımız araç kiralama operasyonunu bir hafta kala sonlandırdık ki fiyatlar aşağı iyice gelmişti. 5 gün için 180€'ya Audi1 kiraladık ve arabadan son derece memnun kaldık.

Torino'ya tabi ki thy ile 20 dakika rötar ile kalktık. Europecar'dan hemen aracımızı kiraladık ve hiç beklemeden Alp etekleri üzerinden Marsilya'ya yola koyulduk. Yollar müthiş, dağları tüneller ile delik deşik yapmışlar inanılmaz bir zenginlik ve en önemlisi şoförler müthiş; bir kere hız limitini aşan görmedik. 30 km yazıyorsa anında herkes hizaya geliyor, bir kere hatalı sollama, bir kere aşırı hız ve hatta korna sesi duymadık. 

Teşekkürler Tantitoni, Brabantia ve Fethiye

Rengarenk mutfak malzemelerini her gördüğümde içimde yemek yapma arzusunu fiştekleyen mağaza Tantino'ye anneme verdiğim söz üzerine bir teşekkür yazısı yazmam gerekiyor.

5 yıl önce evlenirken şimdi adını bile hatırlamadığım bir başka mağazadan "Brabantia" marka ekmek kutusu ve 3 tane de pencereli saklama kabı almıştım. Bir kaç yıl sonra bu ürünler pas tuttu. İstanbul'un neminden normal olduğunu düşündüğümden pek umursamamıştım. Sonra bir gün annemden Brabantia ürünlerinin yedi yıl paslanmama garantisi olduğunu öğrendim. Yani eğer aldığım mağazayı hatırlarsam veya 5 yıl önceki faturamı bulabilirsem ürünleri değiştirebilecektim. Ama yapamıyordum. Bunun üzerine aldım bunları Ankara'ya götürüp annemin başına bıraktım iki öpücükle de kandırdım: "bunu çözersen bir tek sen çözersin"...

Annem Tantitoni'nin Brabantia'nın yeni Türkiye yetkili satıcısı olduğunu öğrenince Armada AVM'deki Tantitoni'ye ürünleri götürüyor ve mağaza personeli Fethiye Aksoy'un da yardımı ile iki hafta gibi bir sürede bu işi çözüyor. Demek ki gerçekten müşteri memnuniyetini önemseyen firmalar varmış.
Bu süreçteki yaklaşımlarından dolayı Branbantia'ya da; Tantitoni'ye de  ve  özellikle Fethiye Aksoy'a teşekkür ederim.

İnkumu - Keyifli Bir Kaçamak



Bartın İnkumu dedi arkadaşlar Karadeniz kıyısında Amasra-Samsun arasını gezmiş ve batı yakasını bitirememiş bir çift olarak atladık teklife. Cumartesi 8:30 da çıktık...Ankara'dan gelecek olan arkadaşlarımız daha erken çıkmışlar. Bolu Gerede'ye kadar TEM'den ilerledik Mengen-Çaycuma üstünden İnkumu'na ulaştık. Mengen'de yol bozuktu benden söylemesi. Koc'a motor seyehatleri için bir navigasyon cihazı almış adı Rus karısı gibi Garmin güzergahımızı o belirlesin isteyince Inkumu'na varış biraz uzun sürdü çünkü dağ yollarından götürdü bizi alet...Köylerin içinde ormanı yara yara vardık İnkumu'na. Turkuvaz bir deniz uzun bir kumsal karşıladı bizi. Sunset Otel'de kaldık biz bir gece. Oda kahvaltı 140 TL verdik. Otel demeye bin şahit ister aslında içinde banyo olan odalar işte; eski püskü eşyalar ve temizlik açısından vasat bir banyo ve çarşaf takımları vs. bildiğin pansiyon işte...Ama ne önemi var kapını açıyorsun ağaçların arasından görünen deniz; ağaçların hışırtısı, dalgaların sesi, anında acıktıran bol oksijen yazarken bile uykum geldi valla...