Okyanus kıyısında bir şehir. Sokaklar bomboş, ultra lüks mağazalar sinek avlıyor sebebi civardaki otellerin dev kumarhanelerinin 7/24 dolu olması.
Biz Trump's Taj Mahal otelinde kaldık. Sadece bir gececik. Gruptakiler kumar oynamak istediler biz de değişiklik olsun diye gittik. Ben pek zevk almıyorum paracıklarım gitsin..Bu yüzden bence hakkı da bir gececikti üzülmedim.
Otel kocaman odalar çok başarılıydı. Ama mimari de iç dizayn da tam bir kroluk abidesiydi.
Kıbırıs'ın kumarhanelerinden on kat büyük. Yüzlerce makine var. Bir de canlı oynayan kalabalık. Makinelerin başında yaşlılar var. Makine başında uyuya kalmışlar... İkiyle ikiyi toplayamazlar ama bir centlik oynuyorlar. Saatlerce...Oksijen tüpünü yüreyen sandalyesine iliştirmiş bir kadın 12 saat süreyle non-stop oyun oynadı..Sanırsınız Amerika'nın 80 yaş üstü tüm popülasyonu burada.
Biraz makinelerde takıldı koca. İlk defa kumarhane gördüğü için biraz heyecanlı ağırlıklı canlı oynayanları izledi. En çok ruletten keyif aldı. Sonra dolaşmaya karar verdik. Bizim grubu bırakıp kendimizi sahile attık. Okyanus kıyısında yürüdük bol bol fotoğraf çektirdik. Ben-Jerry'den dondurma yedik Baskin Robbins'i katlayacağına karar verip epey uzun sahilde, kuşların ve birbirimizin fotoğraflarını çekerek dolandık.
New York gibi değil burası. Daha ziyade all inclusive otellerden dolayı artık iş yapmayan Antalya sokakları gibiydi...Dönüşte grubun kalanlarına Hard Rock kafede rastladık. Bizimkiler karaları bağlamış yemek yiyorlardı eh kolay mı 3 saatte toplam bin dolar bırakmışlar içerde... Kalan nakitleriyle kalan günlerde ne yapabileceklerini tartışırken Taj Mahal'in vermediğini ve Caeser Otel'in kumarhanesine gitmeyi teklif ettiler. Kabul ettik.
Taj Mahal'de kumarhane kıpkırmızıydı Caeser'de mavi dizayn edilmiş. Burası da çok çok büyük. Canlı oynayanları izledik bir süre. Rus olduğunu tahmin ettiğimiz iki adam yüzlük yüklük görtürdüler. Eğer bir masa fazla kaybederse hemen kurpiye değişiyor. Bir de 21 var...Bazı masalar önceleri veriyor. Gaza geliyorsunuz sonra bir adam gelip kurpiyeyi değiştiriyor sonra başlıyorsunuz sürekli kaybetmeye. Bizimkiler burada da kaybetmeye devam etti.
Biz biraz makinelere para kaptırdık ama duracağımız yeri bildik. Gecenin sonuna doğru gruptaki çiftlerden birisi rulet oynadı. Üçüncü turunda kaybettiğinin yarısını geri kazanıp oyundan çekildi. Acaip bir mutluluk bizde görmeniz lazım... Erkek olan sürekli bağırıyor "insan hem kaybedip hem de bu kadar nasıl mutlu olabilir" diye..Onlar günün zararını biraz olsun kapattılar. Ama üçüncü çift iflah olmadı; kaybetmeye ve işkenceye devam etti ne diyelim.
Otele giderken sokaklar yine boştu sadece evsizlere rastladık. O kadar çok trafik lambası varki on dakikalık mesafeyi yarım saatte alınca fenalık geçiriyosunuz.
Gece yarısı iki gibi yattık. Ertesi gün yeniden NY için dönüşe geçtik.
2 yorum:
yazılar ne kadar güzelmiş. ağustosta new jersey'e gidicem 1 yıllığına. ilaç gibi geldiler. hatta varsa tavsiye şunu götür bunu asla götürme diye alabilirim :)
Melike çok kıskandım şimdi seni...Bence yanında hiç bir şey götürme bavulu, kıyafetleri ihtiyacın olabilecek her şeyi çok da uygun fiyatlara oradan rahatlıkla alabilir ve hatta dönmeden satıp savıp maliyetin bir kısmını geri bile alabilirsin. ABD tatillerinden sonra ben burada alışveriş yapamıyorum çok çok pahalı malesef ülkemiz...Bavulunu doldur ve gel :) Sevgiler
Yorum Gönder