LA dönüşü, uçakta bir karı koca ve ortalarında on yaşında oğulları sadece babanın yüzünü görüyorum oğluna aşık besbelli bakışlarından anlamamak mümkün değil. Şımartmış yavrusunu alabildiğine öyle ki inmemize yakın bu şımarık velet “ben çorba içmek istiyorum diye” ağlamaya başlayıp da bir türlü susmayınca “vaaaaaay” dedim bizim Belfu’ya helal olsun dört yaşındaki fırtlama bizimle LA, Orange, Vegas, San Francisco arasında 2000 Km yol yaptı da bir kere sızlandığını duymadık.
Bir çift mavi göz, sarının sarısı saçlar dört yaşında bir minik peri kızı. Babası ilk kucağına aldığında “Pirelli kızı olsun” demiş bizim ki şimdilik bir “peri” kızı… Bir dergi kapağı için poz verirmişçesine poz verdi resimleri çekilirken işve, cilve, sevimlilik, güzellik hepsi onda…
Hem anne hem baba çalıştığı için daha bebekken okulla tanışmış olduğundan zeka yaşı oldukça ileri. ABD’li kadar kendine güveniyor ama “Fatma Gül’ün Suçu Var!!!!” dizisini ne kadar sevdiğini söyleyerek bize damarlarında Türk kanı aktığını ispat ediyor. Çift dilli, çift kültürlü…Üstüne bir tutam da disiplin manyağı bir anne koyunca işte karşınızda bizim fırtlama…
O kadar güzel ki sokakta dönüp bakmayan kalmıyor (bu kelimeleri yazarken bile sürekli maşallah diyorum)Amerikalısından, Avrupalısına, çekiğinden, Hintlisine girdiği her ortamda hayranlık dolu gözlerle izlendi. Tabi ki de gerçeklerin farkında; bu yüzden ilkten size bazı hareketleri şımarıkça gelebilir ama bu kadar ilgiye 32 yaşında bendeniz bile şımarırım o yüzden bizim fırtlamaya bu konuda asla laf söylettirmem.
Altı kişiydik biz yolculuk boyunca, araba ile seyahat ettik. Bir "van" içinde yedi kişi. İki gece Vegas’ta iki gece San Francisco’da beş gece de Orange'da kaldık. Tatilin diğer günleri ya yolda ya da alışveriş telaşıyla dev mall-lar içinde köşe kapmaca oynayarak geçti. Biz bile dönem dönem gerilip, yorulurken bizim dilli düdük pilli bir bebek gibiydi tüm seyahat boyunca boyama kitabı ile oyalandı ve uyku saati geldiğinde mekana koşula aldırmadan uyudu- üstelik tam beş saniye önce zıplıyordu...
Beni pek tanımazdı bu seyahat öncesine kadar. Diğer çiftin hanımını pek sever kendisi, o yüzden onlara odasını verirken söylenmemiş ama benim ve koc’a nın gelişine biraz bozulmuş. Neyse bana biraz alıştı giderken en son gün yanaklarımdan öpüyordu ama koc’a ile hiç uyuşamadılar bence sebebi ikisinin de bir birine fazlaca benzemesi; bakalım zaman ne gösterecek? Bir kere gözü tutmadı ya işi düştüğü anlar dışında tüm seyahat boyunca dalaşıp durdular. Koc’a kızdırdıkça bizim kızın cevabı hep aynı oldu SEVMİYORUM SENİ YETER! Sevsin diye rüşvetler aldık, oyunlar öğrettik, masallar anlatıp tekerlemeler okuyup bilimum maymunlukları yaptık ama olmadı da olmadı...
0 yorum:
Yorum Gönder