Halka karıştım insanlığımı hatırladım

Kurumsal şirketim evlendikten sonra sgk da soyadı değişikliğini halledeceğini söylemişti. 3.5 yıl sonra şeytan dürttü bir araştırdım meğer şahsen başvurmak gerekliymiş. Neyse tesadüf ya bir arkadaş daha gidecekmiş beraber Fındıklı'daki SGK'ya gittik bugün. İstanbul'da ilk defa otobüse bindim. Genelde toplu taşımada dolmuş ya da metro tercih ediyordum. Saat 11:00 civarı olunca boştu otobüsler indik Fındıklı'da. Şöyle eski binalara baktık hangisi olabilir diye en köhnemişinin SGK olduğunu tahmin ederek yanaştık. Üçüncü kata çıkın dediler. Girdik sıraya asansör için, asansör geldi sıra unutuldu; üç kişilik asansöre dört kişi bindik itiş tıkış. Allahtan uzun sürmedi hallettik işimizi onbeş dakikada sonra dönüş için tekrar bindik otobüse. 
Beşiktaş'ta bir kadın, bir adam ve ve 3-4 yaşlarında bir kız çocuğu bindi ağzında maskesiyle belliki hastaydı kalktım Ankara'dan alışkanlıkla yerimi verdim ana kıza. Baba biraz öteye geçti başladı telefonda sesinin ne kadar yüksek çıktığını farketmeden ve ağlayarak anlatmaya. Hiç duyamamayı isteyeceğim bir dakikalık konuşmaya şahit olduk biz. Herkes ne kadar anladı bilmiyorum ama benim durağım gelmek bilmedi dar attım kendimi aşağıya. Ağlayarak yürüdüm ofise kadar aklımda telefon konuşması.Sürekli kendime kızdım bugün nalet bir insan olup çıkmışlığıma, boktan şeylere kafayı takmışlığıma; bir de yardım etmediğime... Cebimdeki otuz lirayı çıkarıp da vermediğim için kendime kızdım; yetmezdi ama kendimden nefret etmezdim. Bugün 30 TL için insanlığıma küfrettim gün boyu. Akşam koc'a ya anlattım gözüm yaşlı dalga geçti benimle numaradır dedi; sana ne başkası düşünsün dedi...

Bir otobüse bindim kendimle hesaplaştım gün boyu. Numara veya değil sarstı beni...

Ağlıyordu adam. 
Fakirdi, garipti her halinden belliydi...
"Dayı" dedi "çocuğu hastaneye götürdüm bugün hastaydı akut lösemi teşhisi koydular. Ama yatıramadılar çoz zayıfmış bir iğne vurulması gerekliyimiş. 800 TL tutuyor 500 TLsini yeşil kart ödüyor benim 300 TL ye ihtiyacım var. Cebimdeki son parayla otobüse bindim eve gidiyorum bana borç ver dayı geri öderim". 
Karşı taraf anlamamış olacak aynı sakinlikle tekrar etti. 
Sonra devam etti...."Yok mu dayı?..Hiç...diyecek bir şeyim yok Allah kimsenin başına vermesin! "

1 yorum:

Gezenti dedi ki...

Benden sonra yoluna devam eden arkadaşımla bugün konuştuk ve bana koc'a nın haklı olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu anlattı. Çünkü arkasında oturan iki genç aynı sahneyi benzer replikler ile yaşadıklarını konuşuyormuş. Salaklığıma kızmıyorum en azından hala bu ülkede duygularımı yitirmemişim ona seviniyorum.