Çanakkale - Geçilmez

Çok büyük bir arazi, çok büyük ve yemyeşil bir arazi... Çok büyük yemyeşil ve sessiz bir arazi...Çok büyük, yemyeşil, sessiz ve fakat çok şey konuşan bir arazi...Tam da İstiklal Marşı'nda söylendiği gibi bastığınız her yerden adeta şehit fırlayacak kadar çok isimsiz insanın öldüğü arazi..
Çanakkale şehitliğini gezmeye başlamadan önce son derece titiz bir şekilde hazırlanmış bilgi merkezine uğradık. Burada dev maket üstünde hangi güzargahı gezmek istediğimizi kararlaştırdık. Zira alan çok büyük her yeri göreceğim derseniz 1 günün yetmeyeceği aşikar. Üstelik biz geçerken uğramıştık.
Bayram günlerinin tercih edilmemesi gerektiği fark etmemiz uzun sürmedi. Türkiye'nin bilumum yerlerinden gelmiş öğrencileri arasında baygınlık geçirmek içten bile değildi. Her şehitlik hınca hıç dolu. Yollar tek yöne akıyor üstelik park olayı da olmadığı için bu tur otobüslerinin arkasında perişan oluyorsunuz.

Benim tavsiyem eğer bizim gibi tur rehberi almayacaksanız ana yolu takip edin; fazla yayılmadan yol üstündeki farklı şehitlikleri gezip gezmek istemediğinize tanıtım panolarını okuyarak karar verin. Tur rehberi de ayarlanacaksa mutlaka bilgi merkezinden ayarlanmalı yoksa pembe bulutların arkasından çıkan imamların savaşı kazandırdığının anlatıldığı hikayelere tanık olabilirsiniz. Belki de böyle bir tur rehberi alıp olaya daha egzotik açıdan da yaklaşabilir biraz da mantıklı biriyseniz sonunda eğlenebilir üstüne de öğrenebilirsiniz.
Biz 4 kişi gittik şehitliğe ilk heyecan her birinde tek tek durup hikayelerini okuyorduk. Sonra bir baktık ki zaman su gibi geçiyor ve daha yol uzun bazı noktaları pas geçtik. Anzak mezarlığı ve Atatürk'ün saatine kurşun yediği Arı Burnu görülmeye değer... Siperler biraz tadilat görmüş olsa da düşmanı görmek için nasıl özel bir nokta olduğunu ve orada Çanakkale'nin ne güzel göründüğünü anlatmam olası değil. Tüm bu hikayeler arasında Türk'ün gücünü ve imanın kuvvetini anlatan ulusal hikayelerle de karşılaştık. Bunların esas amacı tabiki de savaşın ne kadar zor geçtiğini anlatmak. Anıta geldiğimizde savaşın her iki taraftan da ne kadar ölü verildiğini, üstelik zavallı Anzakların hiç görmedikleri bu toprakları almak için belki de asla yaşamayacakları bu toprakları için ne saçma bir savaş verdiğini farkettik.
Buraları her Türk görsün; görsün de gücümüzü kuvvetimizi anlasın demeyeceğim. Sinirleriniz daha burayı gezerken öylesine gerilecek ki bir de orada savaşanları düşününce savaşın ne kadar yıkıcı olduğunu bir kere daha anlayacaksınız. Mezarlara şöyle bir bakın; milleti farketmez ölenler 16 ila 21 yaşında çocuklar. Bir kaç ulus pek tabiki en çok da bizler bir nesili o topraklara gömmüşüz.
Burası büyük bir açık hava müzesi; bir savaş müzesi bence tüm dünya gelip görmeli ve savaşın nasıl "yok ettiği" herkese anlatılmalı.

0 yorum: