Ljubljana'ya gittiğimizde günlerden pazardı bu yüzden şehir merkezindeki kilise hınca hınç dolu ve sokaklarda aksine oldukça boştu. Tabi bunun bir sebebi de havanın soğukluğu olabilir. Ljubljana tipik bir Avrupa başkenti. Yemyeşil bir coğrafyaya sahip. Merkeze girmeden son derece sevimli kasabaları dağların eteklerinde görebiliyorsunuz. Hepsinde kiliseler uzaklardan dikkatinizi çekiyor.
Küçücük bir merkezi var. Şehrin ortasından koca bir nehir geçiyor. Bol miktarda köprü iki yakayı birleştiriyor. Yerler arnavut kaldırımı, sokaklar tertemiz. İnsanlar yoğunlukla nehir kenarındaki kafelerde oturuyor. Oldukça tarihi gözüken kamu binaları yine burada. Biz etrafta dünyaca ünlü markalara rastlamadık. İrili ufaklı bütün mağazalar kapalı idi. Sokaklar acaip yoğun domuz sosisi kokuyor her köşede küçük büfelerde sosis satılıyor. Bizim mideye iyi gelmediği için yememeyi tercih ediyoruz. Her şey oldukça pahalı küçük semt pazarından satınalmaya değer hiç bir şey bulamıyoruz. Kendilerine ait bir geçmiş yok gibi...Anlamsız hediyelik eşyalar var.
Bazı birahanelerin üstünde EFES tabelaları gözümüze çarptı bize ait bir şeyler bulunca her Türk gibi orada sırayla resim çektirdik. Türkleri pek sevmiyor gibiler, bizimle pek sohbet etmediler. Sohbete yeltenenler de Türk olduğumuzu öğrenince sanki daha da bir soğudular. Evet sanırım gerçekten soğuklar hatta bu konuda Fransızlar ile yarışabilecek kadar....
0 yorum:
Yorum Gönder